Claude Monet’nin Giverny’deki bahçesi
Bahçeli bir eve sahip olanlar için bahçe düzenlemeleri, en az ev içi dekorasyonu kadar önemli.
Kış aylarının soğuk günlerinden çıkıp, baharın ferahlığıyla buluştuğumuz şu günlerde önümüzdeki ilkbahar ve yaz dönemi için hazırlıklara başlamanın tam sırası.
İçerisinde huzur bulacağınız bir bahçe tasarımında sizlere ilham verecek bir bahçe, ancak günümüzden değil yaklaşık 100 yıl öncesinden. Empresyonizm akımın öncülerinden Fransız ressam Claude Monet’nin en önemli eserlerinin ilham kaynağı olan Giverny’deki bahçesi ve bu bahçenin hikâyesi.
1883 yılında Paris’e 80 km uzaklıktaki Giverny kasabasına taşınan Claude Monet burada bahçeli bir ev satın alır. Evi ilk aldığında bahçe bakımsız bir haldedir, fakat yıllar içerisinde ressam bu bahçeyi muazzam bir güzelliğe dönüştürür ve her bir noktasını resmederek daima canlı kalmasını sağlar.
Claude Monet’nin Giverny’deki bahçesi iki kısımdan oluşur. İlk kısım, evinin önünde yer alan ve farklı ülkelerden getirttiği rengârenk bir çiçek bahçesidir. Bahçe çiçek yataklarına bölünüp aynı cins çiçekler bir yatakta toplanarak düzenlendiğinden, birbirinden farklı renkte ve boyda olan bu çiçek kümeleri bir ahenk oluşturur. Meyve ve süs ağaçları sarmaşık güllerinin, uzun saplı gülhatmilerinin ve rengârenk yıllık bitkilerden oluşan öbeklerin üzerinde yükselir. Bu kısımda Monet gelincik ve papatya gibi daha kolay bulunan çiçeklerle farklı yerlerden getirdiği ve daha nadir bulunan çiçekleri bir arada toplamış. Yaz sonunda gün güzelleriyle kaplanan bahçe yolunun merkezineyse üzeri sarmaşık gülleriyle kaplanmış demir kemerler yerleştirilmiş ve bu da bahçeye ayrı bir hava katmıştır.
Nilüferlerin Mucizesi
Giverny’ye taşındıktan on yıl sonra ressam evinin yanında bir başka arazi daha satın almış. Bu kısmı nilüferlerle donatıp onların resmini yapmak isteyen Monet , Seine nehrinin bir kolu olan Epte suyunun akışını değiştirerek bahçesinin içinden geçmesini sağlamış. Böylelikle ressamın bahçesinin ikinci kısmı olan “Su Bahçesi”nin temelleri atılmış. Suyun etrafını salkım söğüt ağaçları ile bir bambu ağacı, üzeriniyse rengârenk nilüferler kaplarken, Japon kültürüyle de yakından alakalı olan Claude Monet suyun üzerine Japon köprüsü adını verdiği küçük bir köprü de yaptırmış. Köprünün etrafıysa mor salkımlarla ve yaz boyu açmaya devam eden “nymphaea” cinsi su nilüferleriyle donatılmış. Böylelikle bahçesini tamamlayan ressam ömrünün özellikle son kısımlarında bu bahçede, sürekli buradaki çiçeklerini resmederek huzur bulmuş.
Elbette ki bahçeniz bu kadar büyük bir alana yayılmamış olsa bile, ünlü ressamın bahçesinden alacağınız ilham ve küçük ipuçlarıyla bahçenizde yaptığınız değişiklikler harika sonuçlar yaratabilir. Örneğin etrafı doğal taşlarla çevrilmiş su birikintisi şeklinde küçücük havuzlar ve üzerlerine yerleştireceğiniz su nilüferleri, farklı boydaki çiçekleri yan yana kümeleme yöntemi gibi fikirler bahçenizde yenilik için harika adımlar olabilir.
Empresyonizm akımına öncülük eden en önemli eserlerin ilham kaynağı ve modeli olan bu bahçe, ressamın eviyle birlikte müze haline getirildi. Resimlerden, fotoğraflardan incelemek dışında, yolunuz düşerse Monet’nin Giverny’deki bahçesine uğramanızı, huzur ve uyum içindeki bu muhteşem bahçeyi kendi gözlerinizle görmenizi tavsiye ederiz.