Hangi Çiçek Ne Anlama Geliyor?
Çiçeklerinizle konuştuğunuz için etrafınızda tuhaf biri olarak biliniyor olabilirsiniz. Ama öyle değil. Çiçeklerin de tıpkı insanlar gibi bir dili olabilir ve siz bunu biliyorsunuz. Üstelik hepsinin kendine özgü bir anlamı var.
Çiçekler, sizin bildiğiniz dilin haricinde başka diller de biliyor olabilirler. Yazar Ahmet Rasim, “Çiçeklerin Lisanı” adlı yazısında usta dili ve anlatımıyla çiçeklerle nasıl konuşulacağını anlatıyor. Çiçeklerle konuşmanın inceliği, çiçek koklamanın adabını Ahmet Rasim’in “Çiçeklerin Lisanı” yazısında en güzel halini buluyor.
Ahmet Rasim’in “Çiçeklerin Lisanı” yazısı Jaguar Kitap tarafından Latin harflerine aktarıldı. Siz de çiçekleriyle konuşanlardansanız Jaguar Kitap’ın sayfasında yayımladığı Çiçeklerin Lisanı yazısı size yeni iletişim biçimleri öğretebilir.
İşte Çiçeklerin Lisanı yazısına göre çiçeklerin anlamları:
Çiçeklerin Lisanı
- Katmerli gül: Seninle böyle sarmaş dolaş olmak nasip olmayacak mı?
- Kırmızı karanfil: Derdinden kan kusuyorum, merhamet et.
- Şebboy: Ne kadar hainmişsin.
- Menekşe: Hercailik ediyorsun, yazık şânına!
- Sarı gül: Hayatımdan hiç ümidim kalmadı.
- Lale: Sensiz yaşayamayacağım. Beni terk etme.
- Zambak: Bu gece rüyamda seni gördüm!
- Beyaz leylak: Hiçbir mani kalmadı, benim olacaksın!
- Beyaz yasemin: Bana fotoğrafını gönder, bari onunla yatayım.
- Leylak: Dün nereye gittin? Hakkında bir şey işittim.
- Sarmaşık yaprağı: Sana bunun gibi sarılmak isterim.
- Kuru yaprak: Kuruttun beni!
- Kara diken: Bu muazzeb de nereden çıktı?
- Zerrin, beyaz fulya: Amasya’nın bardağı, biri olmazsa biri dahi.
- Nergis: Niçin mektup yollamıyorsun? Bu akşam mutlaka beklerim.
- Süpürge çöpü: Bunca zaman yolunda saçımı süpürge ettim, yaranamadım. Bundan sonra mı yaranacağım?
- Şakayık: Pek açık saçık geziyorsun.
- Gonca nergis: Gözlerim sende!
- Sümbül: Ah! O senin kokusuna can dayanmayan perçemin!
- Fûl: Niye koklanır koklanmaz kaçıyorsun?
- Erguvan: Pek yükseklere açılma!
- Itır: Gel de seni koynumda koklayayım.
- Lale: Bir kadehimi olsun içmez misin?
- Yer menekşesi: Hâk-i pây oldum, daha ne kadar yalvarayım?
- Menekşe gülü: Ufacıksın tefeciksin ama ne çiçeksin.
- Zakkum: Sensiz içkilerim zehr oluyor!
- Her dem taze: Beni ihtiyâr ettin, sen böyle kaldın!
- Gece sefa: Sensiz kalmadı!
- Küpe çiçeği: Söylediklerin hâlâ kulağımda!
- Şeftali çiçeği: Bir busene can vermek için müşteri oldum!
- İnci çiçeği: Beni incitme, ah ederim!
- Dalı dikenli bir gonca: Etrafındakileri beğenemiyorum.
Çiçeklerin Lisanı yazısı Osmanlıca olarak Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 16 Mart 1927 tarihli sayısında yayınlanmıştır. Latin harflerine ise Ferhat Özkan ve Emir Hüseyin Yiğit tarafından aktarılmıştır.