Nevruz Çiçeği
Latince adı “iris persica” olan nevruz çiçeği, mart başında, aslanağzına benzeyen çiçek açar.
Deniz seviyesinden 100 ile 1500 m yükseklikte, çıplak taşlı yamaçlarda, çalılık ya da çamları kesilmiş orman arazilerde yetişen, yumrulu, çok yıllık, küçük otsu bir bitkidir.
Çiçeğin mor yapraklarının ortasında yılan dilini andıran siyah benekli sarı bir de çizgisi bulunur. Çiçekler ve yumruları çiğ olarak yenir. Baharın müjdecisi nevruz, tazeliğin ve gençliğin simgesidir.
Nevruz Çiçeği Anadolu’nun pek çok yerinde kendiliğinden yetişir. Mart ayı itibariyle, yüksek kesimlerde karlar erimeye başladıktan sonra toprak üstüne çıkmaya başlar. Kökleri küçük soğanı andırmaktadır. Nevruz Otu üzerine güneş ışınları değince, bulunduğu yerde ışıltılı bir görüntü oluşturduğundan güzel bir manzara oluşturmaktadır.
Orta Anadolu’da (Kayseri) baharın müjdecisi sayılan İris persica, ya da diğer adıyla nevruz ya da navruz bir ritüele konu olur.
“Navruz kavuşturmak” denen gelenek şöyledir. Karların eiyip baharın gelmesi ile çocuklar çıplak ayak ile dağlara giderler ve ilk açan nevruz çiçeklerini toplayıp evlere getirirler. Toplanan bu nevruz çiçekleri, geçen yıl toplanmış olan ve bir dini kitabın sayfaları arasında bulunan nevruz çiçeklerinin yanına konur (kavuşturmak). Dualar okunur, sağlıkla bahara eriştirdiği için Tanrı’ya şükredilir. Bu şekilde, kitabın sayfaları her sene yeni gelen nevruz çiçekleri ile dolar.